Muhammediye’de yediğim bifteğin peşinden – 1

2007 yılında bir analiz ile başlayıp, 2008 ve 2009 senelerinde, Fas’ın (Arapça: El-Mağrip, İngilizce: Morocco, Fransızca: Maroc) en büyük rafinerisi olan ve Tüpraş gibi önceden develet şirketi olup, sonraları Suudi petrol zenginlere satılan Samir adlı şirkette SAP Sistemleri sürüm güncelleme işleri ile başlayan Fas maceralarımızda başımıza gelen güzel şeylerin özeti.

Kazablanka’dan yaklaşık 30 dk uzaklıkta olan Muhammediye şehrinde yer allan Samir için yaptığımız seferlerde, önceleri oradaki bir otelde kalarak, müşteriye rahat ulaşımı tercih etmiştik.

Orada edindiğim 2 dostum Cevat (Jawad) ve Said ile, kahvaltı, öğle yemeği ve akşam yemekleri ile, haftasonu akşamları katıldığımız eğlencelerin bir güncesi olsun bu yazılar.

Misafirperverlik konusunda Türkler’den hiç de geri kalmayan bu arkadaşlarımız beni sayısız Fas ve Fransız lezzeti ile tanıştırdılar.

Yaşamımın, çocukluk çağında doğal Akdeniz meyve ağaçlarından toplayarak yediğim meyveler hariç, en taze meyveleri Fas’ta yedim.

Ayrıca deniz mahsullerinin her türlüsünü ve en tazesini de farklı ortamlarda Fas’ta tattım.

Muhammediye’de, merkezi park’ın etrafındaki en şık ve klas Fransız restorantlarından Resturant Du Parc’da yediğim ve az önce Google’da yaptığım araştırma sonucunda Blueberry meyvesi olduğunu tahmin ettiğim erik benzeri ekşi meyve ile yapılan bifteğin tadı halen damağımda ve ben adını, sanını ve İstanbul’da yiyebileceğimiz bir yer arayışım başladı.

2007 yılında bir analiz ile başlayıp, 2008 ve 2009 senelerinde, Fas’ın (Arapça: El-Mağrip, İngilizce: Morocco, Fransızca: Maroc) en büyük rafinerisi olan ve Tüpraş gibi önceden develet şirketi olup, sonraları Suudi petrol zenginlere satılan Samir adlı şirkette SAP Sistemleri sürüm güncelleme işleri ile başlayan Fas maceralarımızda başımıza gelen güzel şeylerin özeti. Kazablanka’dan yaklaşık 30 dk uzaklıkta…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir