Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat, Şemsettin Sami (1872)

Türk Romanlarını kronolojik okumak üzere çıktığım yolculuğumda sorduğum veya bahsettiğim birçok kişiden öğrendiğim Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ın ilk Türk romanı olduğu idi. Daha sonra Akabi Hikayesinin ilk olduğunu öğrenip oradan başlamıştım tabi.

Neyse, günümüz Türkçesi ile Talat ve Fitnat’ın Aşkı adlı bu romanda, yine girift bir aşk hikayesi anlatılıyor. Yıllar önce çok ufak bir sebeple terkedilen ve akabinde bir tütüncü ile evlenen bir kadının kızı olan Fitnat ile, birbirini severek evlenen Rıfat Bey ve Saliha Hanım’ın oğlu Talat’ın aşkı, Fitnat’ın üvey babasının dükkanından çıkmakta olan Talat ile cumbadan bakmakta olan ev kızı Fitnat’ın birbirlerine ilk görüşte ölesiye aşık olması ile başlar. Kadın kılığına girip dikiş arkadaşı gibi girdiği Fitnat’ın evinde sevgilisi ile o bilmeden sevişen Talat, Fitnat’ın gördüğü o oğlanın (Talat’ın) kız kardeşi gibi kendisini tanıtır zaman içerisinde.

Eve dikiş hocası olarak gelen  Şerife Hanım’ın arabuluculuğu ile, yıllar önce karısını boşayan Ali Bey ile Fitnat’ın evlendirilmesinin zemini hazırlanır. Oynanan oyunlarla Ali Beye nikahlanıp onun evine gönderilen ve bu olaydan hemen önce evine gelen Ragıbe Hanım’ın kendi sevdiği Talat olduğunu öğrenen Fitnat, ölümüne bir yolculuğa çıkar.

Neticede, Ali Bey Fitnat’ın öz kızı olduğunu, Fitnat da Ali Beyin babası olduğunu öğrense de, canına kıyan Fitnat’ın ardından yetişen Talat’ın da dayanamayıp ölmesi ve ardından Ali Beyin de ölmesi ile içinden çıkılamaz bir hüzünlü sonla biter.

Okuduğum 3 hikaye de (Akabi Hikayesi, İntibah ve bu hikaye) küçük bir an birbirini gören ve aşık olan 2 gencin, büyüklerin gelenek ve görenekleri arkalarına alıp farklı emellerini dayatmaları ile genelde ölümle biten hüzünlü aşk hikayelerini anlatmakta.

Acaba, dönemin geleneklerinin sorgulanabilmesi ve insanların gözüne sokulabilmesi için bu şekilde hüzünle bitirilmesi özellikle mi yapılmış bilemiyorum.

Her 3 romanda da dikkat çeken noktalar;

  • gençler birbirlerini bir anlık görseler de ölesiye açık olabiliyorlar
  • büyükler daha 14ündeki kızları yaşça çok büyüklere vermede bir beis görmüyor
  • genelde ekonomik kaygılar ile yaşça büyüklere verilmek isteniyor
  • bir büyüğün bir sözü bir bakışı sonu ölümle biten olaylara sebep olabiliyor
  • insanlar birbirlerinin sözlerine o kadar çok itimat ediyor ki, başkasının söylediğini aktaranların söyledikleri ters gelse bile, kaynaktan teyit etme gereği duyulmuyor, hemen inanılıyor
  • haberleşme yöntemi hala mektup ile yapılmakta, bu da insiyatifi taşıyana vermektedir

Türk Romanlarını kronolojik okumak üzere çıktığım yolculuğumda sorduğum veya bahsettiğim birçok kişiden öğrendiğim Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ın ilk Türk romanı olduğu idi. Daha sonra Akabi Hikayesinin ilk olduğunu öğrenip oradan başlamıştım tabi. Neyse, günümüz Türkçesi ile Talat ve Fitnat’ın Aşkı adlı bu romanda, yine girift bir aşk hikayesi anlatılıyor. Yıllar önce çok ufak bir sebeple…

Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir